Bond'un Türkan Şoray'ı
Her yeni Bond filminde, Bond kızının payına düşen sahneler,
beklenen görevler aşağı yukarı bellidir.
Eli silah tutacak, aksiyon
sahnelerine bir tutam seksilik katacak, cazibesiyle arada iki erkeği birbirine
düşürecek, kalan zamanda majesterilerine saygıda kusur etmeyecek.
Jamaika asıllı olması, sevişme sahnelerine mesafeli yaklaşması,
fiziğiyle değil
oyunculuğuyla tanınması, onun bildik kalıpları farklı bir forma
dönüştürmesini sağlıyor. Kendisi de itiraf ediyor: “Kendimi hiç Bond kızı gibi
görmedim, hissetmedim.”
Pek çok İngiliz aktris gibi Bond filmlerini izleyerek büyümesine
rağmen, derin yırtmaçlar içinde yakışıklı ajanla yakın temasta hayal etmemiş
kendisini.
Her ne kadar “Bond kızı olmanın en stresli tarafı, her zaman fit ve
göz kamaştırıcı görünmek zorunda olman” dese de kalori hesabı yapan kadınlardan
değil. “Asla hayır diyemeyeceğim tek şey yemek” sözünden de anlıyoruz ki salata
didikleyen, elmayla beslenen aktrislerden değil.
Aksiyon sahnelerindeki gözü karalığı belli ki Aksiyon sahnelerindeki gözü karalığı belli ki doğuştan, oyunculuk kumaşından. O silah kavramalar, kilometrelerce öteden nişan almalarsa dokuz aylık zorlu eğitim süreci sayesinde.
Çektiği her mekiğin, attığı her kurşunun zorluğunu hâlâ
hatırlarcasına, “Çekimler başlamadan iki ay önce ve çekimler süresince yedi ay,
haftada beş gün, günde iki saat” diyor: “Hayatım boyunca herhangi bir sebeple
tabi tutulduğum en sıkı eğitim süreciydi.”
BOND’UN TÜRKAN ŞORAY’I
Dili dışarıda, vücudu ağrı sızı içinde geçirdiği ilk günlerde, Bond kızına bürünmenin güçlüğünün de farkına varmış. Bu kadar zorlamasalar, böylesine fit bir fiziğe kavuşma niyeti olmadığını söylüyor açık açık.
Seksi bir imaj, şuh bakışlar
kariyeri boyunca üzerine kafa yorduğu, öncelik tanıdığı belki de en son şeyler.Dili dışarıda, vücudu ağrı sızı içinde geçirdiği ilk günlerde, Bond kızına bürünmenin güçlüğünün de farkına varmış. Bu kadar zorlamasalar, böylesine fit bir fiziğe kavuşma niyeti olmadığını söylüyor açık açık.
Aksine, çıplaklığa
mesafeli. Colin Farrell ve Jamie Foxx’lu yeni nesil “Miami Vice” çekimlerinde
çıplaklık içeren sahnelerde oynamayı reddetmiş, soyunma sevişme gibi meseleleri
dublörüne devretmişti.
Şoray kanunları az biraz
Naomie için de geçerli: “Çıplaklıktan hoşlanmıyorum. Tavrım bu kadar net.”
Filmine, rolüne, aktörüne bakmadan, gelecekteki muhtemel tüm sevişme
sahnelerini keskin bir dille reddediyor: “Çıplaklıkla oynamak benim tarzım değil.
Çırılçıplak kamera
karşısına geçmeyi bırakın, askısı düşmüş, omzu ortada, cinselliğin ufak dozda
arttığı sahnelerden bile hazzetmiyor.
“Şu ana kadar hiçbir filmde soyunmadım, sevişmedim. Bundan sonra da
böyle olacak” derken, uzun bir “Amaaaa”, hafif bir kahkahayla değişiyor hava:
“Ciddi ciddi böyle konuşup bir sonraki filmde ta-taaam diyerek her yerimi
açarmışım bir de...”
BİZİM YENGE KONTENJANI
Uzaktan, çok uzaktan da olsa her Türk kanı bulaşmış uluslararası şöhreti, araya İstanbul silueti sıkışmış her Hollywood yapımını bağrımıza basıp başarısından
Uzaktan, çok uzaktan da olsa her Türk kanı bulaşmış uluslararası şöhreti, araya İstanbul silueti sıkışmış her Hollywood yapımını bağrımıza basıp başarısından
pay çıkarmamızın
doğal uzantısı: Bir bölümü İstanbul ve Adana’da çekilen “Skyfall” da milli
meselemize dönüşecek,
Bond kızları “bizim yenge” kontenjanından sevilip sayılacak.
Hatırlayın, Sultanahmet’teki çekimler, dünya basını için Kempinski’de yapılan
basın toplantısı uzun süre Bond ekibiyle yatıp kalkmamıza vesile olmuştu.
Naomie’nin İstanbul’a dair heyecanı da hâlâ taze. Kırık dökük
aksanlı “merhaba”lara, kebap methiyelerine karnımız tok. Açık açık, İstanbul’a
dair sevdiği ve sevmediği üç şeyi sıralamasını isteyince, önce gevrek bir
kahkaha patlatıyor.
Derin bir nefes alıp biraz düşündükten sonra başlıyor sıralamaya:
“En sevmediğim şey, kesinlikle trafikti. Yakın mesafedeki bir noktadan diğerine
ulaşmak bile zaman, enerji ve sağlam sinir gerektiriyor.”
Sevdikleri arasında ilk sırada yeni ve eski dokunun akıllı ve zarif
bir biçimde harmanlanması var.
En büyülendiği iki yer de pek şaşırtmıyor: “Kempinski’deki basın
toplantısının benim için ayrı bir anlamı var. Karakterinden çok etkilendim o
otelin.
Aynı zamanda hem elegan
hem de romantik olabilen, hem tarihi durup hem de modern görünebilen bir yerde
kariyerimin en önemli anlarını yaşadım.Bond’un
aslında ne kadar büyük bir proje olduğunu ve yaptığım işin
kariyerimi nasıl etkileyeceğini o toplantı günü fark etmiştim.” Diğer favori
mekanı da Kapalıçarşı tabii: “Çekim ekibine ve yakın arkadaşlarıma hediyelik
ıvır zıvır almam için şahane bir yerdi.”
www.haber.turk.net/magazin
ZERRİNCE__
BENZER KONULAR :
Birbirinden güzel ve havalı kadınlar, geçmişler TIR ların direksiyonlarına bizde yaparız bu işledi diyorlar ama, aç gözlü erkek şoförlere kaza yaptırmasalar bari de , şimdilik korku yok kaza olasılığından çünkü henüz islam ülkelerine sefer yapmıyorlar.
Şahan Gökbakan, sinema dünyasında odukça iddialı.
Beren Saatçi biz böyle bir aileyız diyor.
Eşinden ayrılan Murat Yıldırım, bilmem kaçıncı defa Umre yolcusu.
Günahlarını mı affettirecek yoksa parası bolda araplaramı yedirecek. Be hey biraderim, o parayla ufakta olsa bir hayvan barınağı aç da sevaba gir, tabi sevaba inanıyorsan, can kurtar.
Burcu Esmersoy TV8 de pasta programı sunacak
Şeyma Subaşı'nın ilk defilesine Acun Ilıcalı'da geldi ve bir nevi destek oldu.
Dünyanın en uzun bacaklı mankeni Anne İstanbul'da tarihi mekanları geziyor.
Wilma Elles 27 nci yaş gününü Yeniköy'deki villasında kutladı.
Sanatçı Levent şöforu ile birlikte Yalova'da geçirdkleri traf
Bond dizilerinde oynamaya başlayan Naomie Herris tam not alamadı çünkü bu dizide önemli olan artistin sanat yönü değil cömertliğidir diyor eleştirmenler.
Nostaljide (1994) aşklar ve olaylardan bir kaçı.
Tweetle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder